30 Haziran 2013 Pazar

Teldeki 'Ayakkabı'

Yaz günü, saat altı falan olunca sıcaktan ne yapacağımızı şaşırır hale geliyoruz. Bisiklete binmek en güzel çözümlerden biri. Onun için sık sık bisiklete biniyoruz biz oğlumla.

Rotamız neredeyse hep aynı. Karşıyaka Evlendirme'den yola çık, Bostanlı'ya doğru git, yorulmuşsan Yasemin Cafe'de mola ver. Moladan sonrası keyfe keder. İster Mavişehir'e, ister Atakent'e, ister eve, ister oyun oynamaya.

Böyle bisiklet turları bana yeni yeni şeyler öğretiyor aslında. Bazı insanlar garipseyerek bakıyor bana. Kocaman kadın bisikletin tepesinde, olacak iş değil, yorumu gözlerinden okunuyor. Aynı zamanda çiğdem çitleyerek atılan bu bakışlar pek de umurumda olmuyor. Bazen de, başka insanların gözlerinde, ayyy ne güzel, oğluyla bisiklete biniyor, bakışı oluyor. Bu bakışa bayılıyorum.

Çocuklarla büyüyen insanlar yaşlanmıyor ki. Benim sadece görüntüm büyüyor, yoksa kalbim, beynim, oğlum Efe'yle akran.

Neyse işte. Bu bisiklet gezileri sırasında hep gördüğümüz bir 'teldeki ayakkabı' durumu var. Bostanlı Demokrasi Meydanı'nın hemen yanındaki parkın üzerinden geçen elektrik telleri bunlar.

Tellerin üzerinde ayakkabılar. Genellikle gençlerin tercih ettiği markalar. Bağcıkları birbirine bağlanarak tellerin üzerine atılmış bir sürü ayakkabı. Bazısı eskimiş, bazısı gayet giyilebilir durumda. 

Ben bunlara taktım kafayı bir kere. Her geçişimizde bakıyorum, kimi zaman fotoğraflarını çekiyorum ama her zaman sayıyorum. Kaç ayakkabı var ? Sayı hiç sabit kalmıyor. İki fazla, bir eksik, beyaz ayakkabı gitmiş, mavi gelmiş gibi tespitlerde bulunuyorum kendimce. 

Sonunda dayanamadım Demokrasi Meydanı'nın müdavimi olan kaykaycı delikanlılara danışmaya karar verdim. 'Artık kullanmayacağımız ayakkabıları oraya atıyoruz abla' dediler.

Ancak garip olan bir şey var. Birileri kullanmayacağı ayakkabıları atıyor tellere, tamam bunu anladım. Birileri de alıyor bu ayakkabıları. Birinin kullanmadığını diğeri kullanıyor çünkü. Garip olan, böyle bir alışverişin bu kadar içten ve sessiz yapılma yöntemi bence. Yaklaşık bir aydır, ne zeki bir gençlik, ne akıllı gençlik, helal olsun gençlere, deyip duruyoruz hepimiz. 

Bir kere daha helal olsun...
Daha güzel ayakkabı var mı ?  Bence yok :)

28 Haziran 2013 Cuma

balkon sefası

Biz İzmirli milleti, balkonlarımızı severiz, hatta çok severiz. Yaz yaklaşınca bir balkon telaşı da çıkar ortaya. Kimine yeni bir masa lazımdır, kimine bir şemsiye, kimi minderlerini yeniler, kimi çiçeklerini.

İşte ben de bir Karşıyakalı olarak çocukluğumdan beri süregelen balkon gelenekleri kapsamında çalışmalara başladım.

Eski bir kitaplık vardı evimizde. Yıllar önce çok sevdiğim bir arkadaşımın, bir ev düzenleme gününde kitaplık kendini bizim evde bulmuştu. Yıllar içinde, yaklaşık 2 metre olan bu kitaplığın boyu, küçüle kesile yarım metreye kadar indi.

Şimdi bunu balkon keyfine dönüştürelim.
işte kitaplıktan geri kalan :)
Oğlumla birlikte salonun ortasına itekledik kitaplığı. Biraz yaşlanmış biraz da yıpranmış. Rengi de solmuş.

Ne zaman ve ne yapmak için aldığımı bile hatırlamadığım bir ahşap koruyucu bulduk evde. Cuprinol Woodart Classic Vernikli Ahşap Koruyucu yazıyor üzerinde. Ceviz ağacı rengi, renk kodu da 6439. İç ve dış ahşap yüzeyler içinmiş ve renk gücü yüksekmiş.  Böylece kitaplığımızın rengi yenilenecek hem de hava şartlarına dayanıklı olacak. Rastgele, deyip başladık. Yaklaşık yarım saatte tamamı boyanmış oldu. 

Boyadık ve İzmir güneşinde kurumaya bıraktık.
Ahşap koruyucunun üzerinde yazanlar gerçekmiş, renk gücü gerçekten yüksek :)

İster çiçekler için bir raf ...



Ertesi sabah balkon rafı kimliğine bürünmüş kitaplığımız iyice kurumuştu.











ister akşam keyfi için bir bank...

Rafın bank haline gelebilmesi için evdeki parça pinçik kumaşlardan bir minder yaptım. Patchwork yapmayı aslında bilmiyorum, sadece internetten okuduklarımla denemeye karar verdim. Bu yüzden bu işin erbaplarından da özür diliyorum.

Kendimce renklerini birbirine yakıştırdığım kumaşlar seçtim.12 cm.x12 cm. kestim kumaşları ve dört tarafından 1'er cm. dikiş payı vererek makine çektim. Arkası içinse pek bir işe yaramayan bir canvas kumaş kullandım.  Bir de ütü masalarına destek yapmak amacıyla satılan, 47cm.x120 cm. kesilmiş olarak satılan süngerlerden aldım. Kılıfın içine süngeri sabırla yerleştirip ( ki burada sabır şart) açık kalan yere de makine çektim. Oldu :)

Bu minderde fermuar falan yok. Çünkü fermuar dikmek zor. Zaten bu şekilde de çamaşır makinesinde rahatlıkla yıkanabiliyor. O zaman boş yere zorlanmaya gerek yok :) Bu arada bu minderin adı 'çingene'.

Şimdi çekmecelerinde balkon mumluklarımı ve saksı küreklerimi saklayabildiğim, akşamları ayaklarımı uzatıp kahvemi içebildiğim bir bankım var :)


27 Haziran 2013 Perşembe

Adana kebap sisleri neye yarar ?



Adana kebap şişleri hem şirin şeyler yapmak hem de çocuklarla zaman geçirmek için çok işe yarıyor.

Bunun için marketlerde bulabileceğiniz ahşap şişlerden alabilirsiniz. Paketi 1 lira. Bir paketten 20-30 tane şiş çıkıyor.Bence her evde bulunması gereken bir malzeme. Evde ilkokul çağında bir çocuk varsa ne zaman neye ihtiyaç duyacağımız belli olmuyor çünkü. :)

İşte adana kebap şişi bu.
Bu şişleri boyamak çok kolay. Parmak boyası, guaj, akrilik ya da keçeli kalem kullanılabiliyor. Hepsini denedik. Keçeli kalem süslemeler için harika sonuç veriyor.
Arkalı önlü boyadık şişleri.

Boyadık ve kurumalarını bekledik. Eeee ne yapalım şimdi bunları.

Bizim balkonumuzda bizden çok zaman geçiren kumrularımız ve güvercinlerimiz var. Ve sürekli keyifle diktiğim çiçeklerimizi yiyorlar. Çiçekler bir haftaya kalmadan ya tamamen yenmiş ve bitmiş ya da dalını çiçeğini kaybetmekten pes etmiş ve solmuş oluyor. Bu yüzden biz bu şişleri çit yaptık saksılarımıza. 
Çiçekler koruma altında.
Zaman içinde çiçekler sulandıkça bu renkli çitler de eskiyor ve zaman zaman da kırılıyor. Ama yaklaşık 2 ay idare ediyor. Bir de üşenmeyip bunları verniklerseniz daha uzun süre dayanacaklarına eminim. Ayrıca kırılanları yenileriyle değiştirmek de yeni bir aktivite oluyor.

Artık kuşlar popolarını sallaya sallaya ve gözümün içine baka baka saksılarıma kurulup çiçeklerimi yiyemiyorlar.

Hazır boyanmış şişlerimiz varken işe biraz daha renk katalım dedik. Kitap ayracı yaptık. 

Bunun için keçe kumaşı, sıcak silikon ve yün parçaları kullandık. Ama bu sadece bizim hayal gücümüz. Malzeme seçimi elbette ki size kalmış. Kumaş, karton, eva ya da ne isterseniz kullanabilirsiniz.
Biz bunları sosyal dersi performans ödevi olarak kullandık.
Şişlerin sivri kısımlarını kesmek üstteki süslerin daha dayanıklı olması açısından bence önemli.Ayrıca daha da sağlam oluyor.
Hepsi bir araya gelince sevimli gözükmüş :)
Bizim bu kitap ayraçları için bir de stand yapmamız gerekiyordu. Bir ayakkabı kutusunu yapışkan kağıt ile kapladık.Sonra da bir bıçakla rastgele delikler açıp ayraçlarımızı sapladık.
Proje bitmiştir :)

Şimdi oğlum Efe, yeşil kırmızı boyanmış ve üzerinde zıplayan bir Karşıyakalı adam olan, ben de rengarenk ponponlu bir kitap ayracı kullanıyoruz. Bu arada, bunları saksı süsü olarak da kullanabilirsiniz.

Haa unutmadan, Efe bu projeyle 100 aldı :)






26 Haziran 2013 Çarşamba

Merhaba


Sonunda ben de bir blog açabildim.

Buraya neler yazacağımı ve nasıl yazmak gerektiğini aslında pek de bilmiyorum. Ama  bir yerden başlamak gerek diye düşündüm.

Araştırdım, okudum, bilenlere sordum. Öğrendim ki yazacağın konu her neyse onunla ilgili bir isim bulmak gerekirmiş. Oturdum düşündüm, aklıma gelen isimleri not aldım minik minik kağıtlara, sonra baktım ki içinden çıkılacak iş değil ki bu.


  • Ben öyle ünlü biri falan değilim, RASTGELE biriyim.
  • Her gün belli bir konuda yazacak kadar deneyimli değilim, RASTGELE konular seçebilirim.
  • Sözcüklerin ve iyi dileklerin uğuruna inanırım, RASTGELE dileği çok önemlidir benim için.
İşte bu yüzden burası 'RASTGELE' adını aldı. 

Şimdi de başlıyorum işte, hadi bakalım rastgele...